- Ağız Diş ve Çene Cerrahisi
- Gömük Dişler
- Protez Öncesi Cerrahiler
- İmplant Cerrahisi ve Çene...
- Diş Kaynakları (Odontojen)...
- Oral Patolojik Lezyonlar(Kistler ve Tümörler)
- Çene Yüz Travmaları
- Orofasiyal Ağrılar ve ....
Ağız boşluğu ve çene-yüz bölgesindeki sert ve yumuşak dokuları ilgilendiren hastalıkların, travmaların ve defektlerin teşhisi ile fonksiyonel ve estetik boyutları ele alınarak bu rahatsızlıkların cerrahi tedavileri ile ilgilenen diş hekimliği uzmanlık dalıdır.
Genel ilgi alanları içerisinde:
. Gömük Dişler
. Protez Öncesi Cerrahiler
. İmplant Cerrahisi ve Çene Defektlerinin Rekonstrüksiyonu (Greftleme Teknikleri)
. Odontojen Enfeksiyonlar
. Oral Patolojik Lezyonlar (Kistler ve Tümörler)
. Travmalar
. Orofasiyal Ağrılar ve Temporomandibular Eklem (Çene Eklemi) Rahatsızlıkları
Tüm cerrahi işlemlerin birincil basamağı radyografik muayene ile kapsamlı değerlendirmedir. Panoramik radyografiler ve dijital volumetrik tomografiler bu amaçla kullanılmaktadırlar.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışarak uygulayınız.
Gömük Dişler
Sürme zamanı geldiği halde sürmeyen, dişeti altında veya kemik içerisinde gömük olarak kalmış dişlerdir. Dişlerin gömük kalmasının çok çeşitli sebepleri olup, en sık görülen sebepleri arasında sırasıyla çenelerde yer darlığı, anormal pozisyonlar, komşu dişlerin baskısı, daimi diş germi etrafında artı diş veya odontoma bulunması, çene kemiğindeki enfeksiyonlar, kemiğin çok yoğun olması, süt dişlerinin sürmesi ile ilgili aksaklıklar sayılabilir. Genetik nedenlerin de sürme problemlerinde payı bulunmaktadır.
Dişlerin gömük kalma sıklıkları sırasıyla:
. Alt yirmi yaş dişi
. Üst yirmi yaş dişi
. Üst kanin dişi
. Alt premolar dişi
. Alt kanin dişi
. Üst premolar dişi
. Üst santral diş
. Üst lateral diş
Gömük dişler eğer hastaya rahatsızlık veriyorsa veya ileride hastaya rahatsızlık vereceği düşünülüyorsa çıkarılmalıdırlar. Bazı gömük dişlerin ortodontik tedavi ile sürdürülmesi de gömük dişlerin tedavi yaklaşımları arasındadır.
Gömük Dişler Hangi Sebeplerle Çekilmelidir?
. Komşu dişlerin sağlığının korunması gereken durumlar
Gömük dişler komşusu olduğu sağlıklı dişlerin periodontal sağlığına zarar verebilir veya diş çürüklerine sebep olabilir.
. Enfeksiyon
Gömük dişler, dental arkta en arkada yer almaları ve etrafındaki dokuların izin vermemesi sebebiyle temizlenemezler ve enfeksiyona sebep olurlar.
. Orotodontik tedavi amaçlı
Ortodontik tedavi için dental arkta gerekli alanı kazanmak veya ortodonti sonrası tedavinin geri dönmesini önlemek amacıyla gömük dişlerin çekimi gerekebilir.
. Protez tedavisi öncesi
Protez yapılmadan önce değerlendirilmeyen gömükler ilerleyen dönemlerde hastanın protetik tedavilerinde sorun yaratabilmektedirler.
. Kist ve tümör gibi patolojik oluşumların önlenmesi
Sürmemiş dişlerin etrafında bulunan dental folikül kistik veya tümoral oluşumlara sebep olabilir. Bu tip bir durum varlığında gömük dişle beraber sebep olduğu patolojik lezyonun da çıkarılması gerekmektedir.
. Sebebi bilinmeyen baş, boyun, kulak ve çene eklemi ağrıları
Bu grupta yer alan hastalar çoğunlukla farklı uzmanlara giderek ağrılarına çözüm ararlar. Radyolojik bir muayene ile özellikle gömük yirmi yaş dişleri değerlendirilmelidir. Gömük dişler bazen ilgili bölgedeki anatomik oluşumlara (sinir, maksiller sinüsler) baskı yaparak da ağrıyı tetikleyebilmektedir.
Gömük dişlerin çekimleri genel veya lokal anestezi altında yapılan cerrahi işlemlerdir. Erken dönemde yapılan çekimler, operasyon sonrası dönemin daha rahat geçirilmesi için tavsiye edilmektedir. Her hastanın anatomik ve fizyolojik özellikleri kendine özgüdür ve cerrahi teknikler hastaların ihtiyaçlarına göre farklılık gösterebilmektedir. Doğru tedavi yaklaşımı ve doğru bakım ile çoğunlukla sorunsuz bir iyileşme elde edilmektedir.
Hastanın genel sağlık durumunun elverişsiz olması her cerrahi işlemde olduğu gibi gömük dişlerin operasyonunda ciddi bir engel teşkil edebilir. Bu tip bir durumla karşılaşıldığında planlama mutlaka hastanın takibini yapan doktoru ile birlikte değerlendirilmelidir. Yine bazı gömük dişlerin cerrahi çekiminde komşu anatomik oluşumlara çok zarar verileceği düşünülüyorsa çekim yapmak yerine düzenli takip kararı vermek yerinde olacaktır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışarak uygulayınız.
Protez Öncesi Cerrahiler
Çene kemikleri ve üzerindeki yumuşak dokular diş çekimlerini takiben bir takım değişiklikler geçirirler. Bazen diş protezleri yapılmadan önce bu dokuların cerrahi olarak düzenlenmesi gerekebilir. Kemik ve yumuşak dokular yeniden konturlanarak hastaların protez işlemine hazırlanması sağlanır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışarak uygulayınız.
İmplant Cerrahisi ve Çene Defektlerinin Rekonstrüksiyonu (Greftleme Teknikleri)
Eskiden erişimi çok daha zor ve nadir olan implant tedavisi günümüzde oldukça yaygın olarak uygulanan cerrahilerden biri haline gelmiştir. Diş eksikliklerinin restore edilmesinin en sağlıklı yöntemlerinden biri olan implant cerrahisi, aynı zamanda hastanın doğal dişlerinin korunmasına da imkan vermekte, hem fonksiyonel hem estetik olarak son derece tatmin edici sonuçlar sunmaktadır. Tam dişsizlik durumlarında uygulanan implantlar hekimlere çok çeşitli çözümler yaratırken hastaların çok rahat protezler kullanmalarını sağlamaktadırlar. İmplantlarla ilgili kapsamlı bilgiler sitemizde ayrı bir başlık altında detaylıca anlatılmaktadır. Bu bölümde implant cerrahisi öncesinde veya sırasında gerekli olabilecek bazı cerrahi işlemlere değinilecektir.
İmplantlar desteklerini sağlıklı kemikten almaktadırlar. Sağlıklı kemik hacminin yetersiz olduğu durumlarda dişsiz bölgeyi implant cerrahisine hazırlamak için bazı cerrahi işlemler uygulanması gerekebilir. Bu cerrahi işlemlerde amaç greft materyalleri kullanarak mevcut kemik hacmini artırmaktır.
Kemik dokusu, kandan sonra en çok transplante edilen dokudur. Kemik greft materyalleri onlarca yıldır iskeletsel defektlerin tedavi edilmesinde kullanılmaktadır. Greft materyalleri defektlerin rekonstrüksiyonunda sadece yer tutmakla kalmaz, sahip olduğu özellikler ile yeni kemik yapımını uyarır. Hastanın kendi sağlıklı dokularından temin edilebildikleri gibi bu amaca özel olarak üretilen hazır greftlerin de kullanılması mümkündür.
İmplant cerrahisi öncesinde veya sırasında en çok uygulanan cerrahi işlemler:
. Ridge Split Alveoloplasti
Çene kemiklerinin ince olduğu durumlarda (yaklaşık 3 mm) genişletme amaçlı uygulanan bir tekniktir. İmplantların aynı seansta uygulanmasına elvermesi bu tekniğin en büyük avantajıdır.
. Maksiller Sinüslerin Elevasyonu (Sinüs Lifting)
Üst çenede arka dişler bölgesinde bulunan maksiller sinüsler bazen ilgili bölgeye implant konmasına engel olabilmektedirler. Bu cerrahi teknik, kemik yüksekliğinin artırılması amacıyla uygulanmaktadır. Ağız içerisinden girilerek sinüsün yan duvarında bir pencere açılır ve sinüs mukozası, sinüs tabanı bölgesinde kemikten ayrılır. Sinüs tabanında kemik ile mukoza arasında oluşan boşluğa greft materyali konur.
Kemik yüksekliğinin 4-5 mm veya daha fazla olduğu durumlarda sinüs lifting ile eş zamanlı olarak implant yerleştirilebilir. Daha kısa olduğu durumlarda ise sinüs lifting cerrahisini takiben 4-6 ay beklemek ve sonrasında implant cerrahisini uygulamak doğru bir yaklaşımdır.
. Alveol Kretinin (Çene kemiğinin dişlerle ilgili bölgesi) Yüksekliğini ve Genişliğini Artırmak İçin Uygulanan Diğer Cerrahi İşlemler
Hastanın kendisinden temin edilen greft materyalleri veya hazır greft materyalleri ile rezorbe olan/olmayan membranlar kullanılarak kişileri implant uygulamasına hazırlayan tüm cerrahi işlemlerdir. Bu cerrahi işlemlerden sonra implant uygulaması öncesi çoğunlukla 4-6 ay beklemek gerekmektedir.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışarak uygulayınız.
DİŞ KAYNAKLI (ODONTOJEN) ENFEKSİYONLAR
Dişlerden kaynaklanan enfeksiyonların önlemi zamanında alınmazsa tedavi için geç kalınabilir ve ilgili diş veya dişlerin çekilmesi gerekir. Bu enfeksiyonlar kronik olarak seyredebildikleri gibi zamanla ilgili anatomik bölgelere yayılarak yüz ve loca abselerine sebep olabilirler bazen de patolojik lezyonlara dönüşebilirler. Çevredeki sağlıklı diş ve dokulara zarar verebilir ve hatta hastanın genel sağlık durumunu tehdit edebilirler.
Bu tip durumların yaklaşımında antibiyotik kullanımı tek başına yeterli değildir ve mutlaka müdahale edilmelidir. Bazı vakalarda abse drenajı ile ilgili bölgedeki cerahatin boşaltılarak bakteri ve toksinlerin ortamdan uzaklaştırılması ve enfeksiyonun komşu dokulara yayılmasının engellenmesi gerekir.
Odontojen enfeksiyonlar ve travmalar nadiren osteomyelite yani kemiğin iltihaplanmasına ve beslenememesine neden olabilirler. Kemoterapi, malnutrisyon, alkolizm gibi vücut direncinin zayıfladığı durumlar ve diabet, radyasyon tedavisi, Paget hastalığı gibi kemiğin damarlanmasının bozulduğu durumlar osteomyelit gelişimine zemin hazırlar. Bu hastalarda mikroorganizmaların kemik içinde kontrolsüz yayılmasıyla osteomyelit tablosu gelişebilir. Doğru protokoller uygulanarak cerrahi tedavisi mümkündür.
. Ne zaman antibiyotik kullanılmalı?
Sadece doktorun uygun gördüğü durumlarda ve dozlarda kullanılmaları uygundur. Başlıca kullanıldıkları koşullar:
- Sistemik enfeksiyon belirtilerinin varlığı (Ateş, halsizlik, lökositoz vb)
- Yaygın şişlik ve şiddetli ağrı
- Akut ve şiddetli enfeksiyon başlangıcı
- Lokalize olmayan ve ilerleyen enfeksiyon
- Standart cerrahi girişimlere yanıt alınamaması
- Endokardit riski olan veya bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışarak uygulayınız.
Oral Patolojik Lezyonlar (Kistler ve Tümörler)
Kısaca tarif etmek gerekirse:
Kistler içi hava, sıvı veya yarı sıvı/katı madde ile dolu olan keselerdir. Kemik içi veya yumuşak dokularda, vücudun herhangi bir bölgesinde bulunabilirler. Çoğunlukla iyi huylulardır.
Tümörler anormal doku kütleleridir. Aynı kistler gibi vücudun herhangi bir bölgesinde oluşabilirler. İyi huylu veya kötü huylu olabilirler.
Odontojen kistler ve tümörler çene cerrahisinin önemli çalışma alanlarındandır. Odontojen kistler diş hekimliği pratiğinde sıklıkla karşılaşılmakta olan lezyonlar iken odontojen tümörler çok daha nadirdir. Yapılan istatistik çalışmaları vakaların %1inden azının odontojen tümörler olduğunu göstermektedir.
Ayırıcı tanıları klinik ve radyolojik muayene ve biyopsi ile konur. Kistler ve tümörler klinik ve radyografik olarak çoğunlukla birbirlerinden farklı görünmektedirler ancak kesin tanı ancak biyopsi ile mümkündür.
Odontojen kistlerin başlıca sebepleri arasında tedavisi yapılmamış ve ilerlemiş diş ve dişeti enfeksiyonları, travmalar, gömük dişler, eksik ve hatalı tedaviler, çekimleri tam olarak yapılmamış ve kalmış kökler, bazı gelişimsel anomaliler ve genetik faktörler sayılabilir. Doğru cerrahi protokol ile tedavileri son derece başarılı bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
Kistlerin tedavileri iki şekilde gerçekleştirilmektedir:
Enükleasyon: Kistin tek seansta bütünüyle çıkarılması işlemidir. Bu esnada kiste sebep olduğu düşünülen enfekte diş/kök/gömük diş de beraberinde çıkarılır. Bazı vakalarda ilgili dişlerin kanal tedavisi uygulaması sonrası sadece kök uçlarının alınması (kök ucu rezeksiyonu) da mümkündür.
Marsupializasyon: Bazı durumlarda kistin büyüklüğü ve konumu tek seansta çıkarılmasına izin vermez. Bu durumda kistin içindeki basıncın azaltıldığı ve kistin küçülmesinin sağlandığı marsupializasyon tedavisi uygulanır. Olguların birçoğunda kist kavitesinin küçülmesi beklendikten sonra enükleasyon ile kist tamamen çıkarılır.
Kaynaklarını diş ve çevre dokularından alan iyi huylu odontojen tümörlerin birçoğunun tedavisi klinik şartlarında gerçekleştirilebilmektedir. Tedavilerinde amaç lezyonun tamamının ve lezyonun türüne göre etkilediği dokuların tek seansta cerrahi olarak alınmasıdır. Geride lezyonun nüksetmesine yol açacak hücre bırakılmaması amaçlanmaktadır.
Kötü huylu odontojen tümörlerin tedavileri klinik şartlarında yapılmamakta, hasta ilgili uzmanlık dallarına yönlendirilmektedir.
Cerrahi Sonrasında Nüks Görülür mü?
Oral patolojilerin nüks ihtimalleri tanıdan tanıya değişebilmektedir. Biyopsi sonucunda konulan teşhisle beraber hasta bu konuda bilgilendirilir. Lezyonların birçoğunda nüks olmamakla beraber bazı nadir lezyonlar bu genellemeye uymayabilirler. Oral patolojilerin tedavilerinde, cerrahi işlem ile tamamen iyileşme sağlandıktan sonra devam eden dönemde düzenli yıllık periyodik kontroller büyük önem taşımaktadır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışarak uygulayınız.
ÇENE YÜZ TRAVMALARI
Çene ve yüz bölgesine alınan darbeler sadece yumuşak doku yaralanmalarına sebep olmakla kalmayabilir, sert dokuyu da ilgilendiren hasarların oluşumu ile sonuçlanabilir. İdeal iyileşmenin sağlanabilmesi için zamanında müdahale edilmeleri büyük önem taşımaktadır. Gecikme durumunda iyileşmenin istenilen kalitede olmaması, yumuşak ve sert dokuların kanlanmasının bozulması ve buna bağlı nekroz, ilgili bölgedeki dişlerin kaybı, bir önceki başlıkta bahsi geçen patolojik lezyonlar gerçekleşebilir.
Tedaviler travmadan etkilenen dokulara ve bu dokuların aldığı hasara bağlı olarak çeşitlilik göstermektedir. Sadece yumuşak dokuları ilgilendiren yaralanmalarda kanama kontrolü ve laserasyonların tedavileri düşünülürken, çene kemiğini ilgilendiren kırıklar da söz konusuysa kırığın cerrahi olarak fikse edilmesi düşünülebilir. Kırığın fikse edilmesi kırık hattının türüne göre değişiklik göstermekte, bazı vakalarda sadece takip yeterli olabilmektedir. Dişler darbeden etkilenmişlerse bazen iyi bir kanal tedavisi yeterli olabilmekteyken durum bazen diş kaybı ile sonuçlanabilir.
Her türlü travmada hızlı hareket etmek ve ivedilikle uzman muayenesine başvurmak çok büyük öneme sahiptir.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışarak uygulayınız.
Orofasiyal Ağrılar ve Temporomandibular Eklem (Çene Eklemi) Rahatsızlıkları
Tüm ağrılarda olduğu gibi çene ve yüz bölgesini ağrıları hastaların yaşam kalitesini ve psikolojilerini son derece olumsuz yönde etkilemekte, tedbirlerinin alınmadığı durumlarda genel sağlıklarını tehdit eden sonuçlara sebep olabilmektedir. Ağrılar eğer odontojen (diş ve çevre dokuları) kaynaklı ise uygun tedavilerin gerçekleştirilmesi hastaları iyileştirecektir. Ancak bazı ağrıların farklı karakterleri bulunmaktadır ve bu bölümde onlara yer verilecektir.
Diş hekimliğinde odontojen ağrıların yanısıra en sık karşılaşılan ağrı tipleri aşağıda sıralanmıştır:
Yansıyan Ağrı: Ağrı kaynağı olan bölgede değil, başka bir bölgede hissedilir. Anjina pektoris ağrısının kola ve çeneye yansıması, dişlerden kaynaklanan ağrıların diğer dişlere hatta baş ve boyuna yansıması (örnek: yirmi yaş dişlerinin ağrısının boyun ve kulak bölgesinde hissedilmesi), baş ve boyundan kaynaklanan ağrıların dişlerde hissedilmesi (örnek: maksiller sinüslerden kaynaklanan ağrıların üst çene azı dişlerinde hissedilmesi) bu ağrı tipine örnektir.
Trigeminal Nevralji: Sebebi halen tam olarak bilinmeyen bu ağrı tipi kısa süreli ancak dayanılmaz şiddette ağrı ataklarıyla karakterizedir. Birkaç saniye ile birkaç dakika arasında süren ağrı keskin, elektrik çarpması veya saplanma tarzında ifade edilir. Genellikle tek taraflıdır. En çok rağbet görülen görüş trigeminal sinir kökünün baskıya maruz kalması sonucu bu ağrıların başladığı yönündedir. Ancak hastaların birçoğu ağrının dişten kaynaklandığını düşünerek ağrıyan taraftaki dişlerini çektirmişler veya çektirmek istemektedirler.
Atipik Odontalji: Üst çene küçük azı ve azı dişleri çoğunlukla etkilenir. Bir veya daha fazla dişte veya dişsiz bölgede devamlı seyreden künt (bazen yanıcı, batıcı veya nabız atar tarzda) ağrı mevcuttur. Ağrı aylar bazen yıllar boyunca sürebilir, dönem dönem şiddetli ataklar yapabilir. Hastalarda sıklıkla daha önceden yapılmış dental tedavi hikayesi mevcuttur ancak ağrı yapan diş çekildikten sonra dahi ağrı devam eder.
Miyofasiyal Ağrı Disfonksiyon Sendromu: Temporomandibular bozuklukların ve çene yüz bölgesi ağrılarının en sık görülen formudur. Çiğneme kaslarının aşırı aktivitesinden, hatalı kullanımından, postür bozukluklarından kaynaklanmaktadır. Şakaklar ve göz çevresi, kulak bölgesi, ense ve boyuna yayılan ağrılarla karakterizedir. Etkilenen kas bölgesine bası uygulanması ağrıyı tetikler ve bazen etkilenen kaslarda hareket kısıtlılığı (örnek: çenenin tam açılamaması) mevcuttur. Çoğunlukla diş sıkma (bruksizm) ile beraber seyreder. Stres bu ağrı tipinin ortaya çıkmasında büyük rol sahibidir. Ancak hastanın anatomik özellikleri, diş sağlığı, dişlerin birbirleri ile olan kapanış ilişkisi, travma, dejeneratif ve iltihapsal eklem rahatsızlıkları da sebep olan faktörler arasında yer almaktadır. Ağrının yansıyan karakterinden ötürü hastalar bazen kulak burun boğaz uzmanlarına başvurabilmekte ve doğru yönlendirmeyle diş hekimleri ve uzman branşları tarafından teşhisleri konulabilmektedir.
Ağrının teşhisinin konmasında ve tedavisinde kapsamlı klinik ve radyografik muayene çok önemlidir. Hastanın ağrı tarifi detaylıca dinlenir, ağrılı bölgede dişsel sorunlar varsa öncelikle tedavi edilir. Bruksizm hikayesi sorgulanır. Bruksizmin tedavisinde okluzal splintler, gece plağı ve botoks uygulamalarından sıklıkla faydalanılmaktadır. Bazı ağrı vakalarının bütüncül tedavisi için algoloji, nöroloji, psikiyatri/psikoloji gibi uzmanlık dallarına da başvurulması gerekebilir.
Temporomandibular Eklem Rahatsızlıkları: Kısaca tarif etmek gerekirse, çene eklemi üst çenede bir yuvası, alt çenede bir boynuzu ve iki eklem yapısı arasında bir eklem diski bulunan, bir takım ligamanlarla (bağlarla) korunan bir yapıya sahiptir. Bir önceki başlıkta bahsedilen miyofasiyal ağrı disfonksiyon sendromu eklem hastalıkları içerisinde klinikte en çok karşılaşılan olgudur. Bunun yanısıra çene ekleminde görülen başlıca rahatsızlıklar aşağıda sıralanmıştır.
- Diskin Redüksiyonlu Deplasmanı
Ağız açmada klik sesi ile karakterizedir. Ağız açılımı normal veya hafif kısıtlıdır. Ağrı olabilir veya olmayabilir.
- Diskin Redüksiyonsuz Deplasmanı
Ağız açımında kısıtlılık mevcuttur. Kapalı kilitlenme de denir. Hasta ağzını açarken alt çene etkilenen tarafa doğru hareket eder. Klik sesi duyulmaz. Eklemde hassasiyet ve ağrı mevcuttur.
- Eklemde Osteoartrit ve Osteoartroz*Web sitemizdeki bilgiler kişileri bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışarak uygulayınız.